15 Temmuz 2017 sabahı Saraybosna’dan hüzünlü bir şekilde ayrılıyoruz. Sırbistan üzerinden Üsküp’e gitmek üzere Bosna Hersek’in Sırp Cumhuriyeti adı verilen bölgesinden geçtik. Bosna Hersek Devleti Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyetinden oluşuyor oldukça karmaşık bir siyasi yapılanma var. Bosna Hersek Federasyonuna bağlı Saraybosna’dan çıkınca hemen Sırp Cumhuriyeti topraklarına giriyoruz.
Yol boyunca sürekli tırmanıp sonra inişe geçiyoruz ama manzara harika Balkanların yemyeşil bir doğası var.
Nehir kenarında güzel bir restorantda mola verip yemek yiyoruz.
Bütün Sırbistan’ı Güneyden Kuzeye arşınlayıp Niş’de A1 Otobanına giriyoruz. Fakat otoban uzun sürmüyor yine dar yollarda seyredip akşam saatlerinde Makedonya sınırından geçiyoruz. Uzun ve keskin virajlı daracık yollar, yol çalışmaları üstüne yağmur akşamı tam bir kabusa çeviriyor. Zaman zaman yolu kaybetmemizde cabası. Saat gece 11’de bitkin bir şekilde Üsküp’e varıyoruz.
Allah’dan otel kolay yerde ve çok konforlu tam uzanıp keyfini çıkaracakken açtığımız telefonlardan Türkiye’de darbe girişimi olduğunu öğreniyoruz. Yıllardır devletin içinde yuvalanmasına göz yumulan bu teröristler kendi halkının polisinin, hatta Meclisinin üzerine bomba yağdırdı. Tanklarla insanları ezdi. Gece yarısı kontrolün devlete geçtiğini öğrenene kadar diken üstünde gelişmeleri takip ettik. Sabah ölü sayısının yüzlerce ve yaralı sayısının binlerle ifade edildiğini öğrendiğimizde bütün keyfimiz kaçıyor. Onun için geziyi de kısa tutup bir an önce dönmek istiyoruz.
Üsküp Makedonya’nın başkenti. Ortasından geçen Vardar nehri şehri ikiye bölüyor. Uzun süre Osmanlı hakimiyetinde kalan kentte bir çok Osmanlı eseri var. Ayrıca nereye gitseniz mutlaka Türkçe konuşan birilerine rastlıyorsunuz. Türk Çarşısı görmek istediğimiz yerlerin başında geliyor. Buraya yakın bir otoparka aracı park ettiğimizde görevli bizimle Türkçe konuşuyor ama Türk değilmiş. Üsküp’ün en çok ziyaretçisi Türkiye’den.
Türk lokantaları hanlar hamamlar, cami ve türbeler, hediyelik eşya satan dükkanları ile şehrin en canlı bölgelerinden Türk çarşısı. Şehrin bu kısmında Türkler ve Arnavutlar diğer kısmında ise Ortodoks Makedonlar çoğunlukta.
Çarşıda biraz dolaşıp fiyatları gayet uygun olan meşhur köftelerinde tadıyoruz. Çay içmeyi de ihmal etmiyoruz.
Çarşıda bir çok seyyar satıcı var hemen hemen hepsi Türkçe biliyor. Türkiye’den alışık olduğumuz gibi bir yapıştın mı yakanı kurtar kurtarabilirsen.
Çarşıdan ayrılıp iki yakayı birleştiren sadece yayalara açık Vardar nehri üzerindeki taş köprüden yürüyüp Makedonya meydanına varıyoruz. 200 metre uzunluğunda ki köprünün Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Hatta bazı kaynaklarda Mimar Sinan eseri olduğu da yazılmaktadır.
Taş köprüden karşıya geçince, şaha kalkan atının üstünde tüm heybetiyle İskender heykeli karşılıyor bizi. Makedonya Meydanı, şehrin en büyük ve renkli meydanı şehrin de merkezi.
Meydana yakın bir alanda şehrin sembollerinden biri olma potansiyeline sahip Arkeoloji Müzesi var. 2014 yılında açılan müze tarih öncesinden Orta çağ dönemine kadar farklı dönemlere ait arkeolojik kalıntılar, heykeller, tablolar, eski paralar, mozaikler var.
Makedonya Meydanı çevresinde bir çok heykel şehre ayrı bir estetik güzellik katıyor.
Öğleden sonra Üsküp’den Selanik’e doğru yola çıkıyoruz.