01.06.2019

Safranbolu Tokatlı Kanyonunu gezdikten sonra yaklaşık 25 dakika uzaklıkta ve Kastamonu yolu üzerinde ki Yörük Köyüne geçiyoruz. Daha önce bu köyle ilgili çok şey okumama rağmen köyün ıssızlığı beni hayli şaşırtıyor. Bizden başka bir kaç kişi daha var köyü gezen daha çok turist olacağını  düşünmüştük.

Köy Unesco Dünya Mirası listesine alındıktan sonra sit alanı ilan edilmiş. Bu köy gerçekten yörüklerin yaşadığı bir köy, yörükler 15.yüzyılda Orta Asya’dan getirilerek buraya yerleştirilmiş. Oğuz Türklerinin, Kayı boyundan ve Karakeçili aşiretinden olduklarını belirtiyorlar. Padişahların yakın korumaları hep bu köyden seçiliyormuş. Bu yüzden köyün büyük çoğunluğu İstanbul’da yerleşmiştir. Genelde de fırıncılık la uğraştıkları ve fırından kazandıkları paralarla köydeki konakları yaptıkları belirtiliyor. Köyün en önemli özelliği 2,3 katlı konakları; yaklaşık 150 yıllık bu konakların bir çoğu bakımsızlıktan yıkılmak üzere.

Köylülerin bektaşi inancına sahip oldukları söyleniyor. Leyla Gencer, Cemil İpekçi, Gülgün Feyman Yörük Köyünün ünlüleri.

Köyde ki ilgi çekici yerlerden biri de köydeki çamaşırhane . Çamaşırhanede bulunan bir görevli gelenlere burayla ilgili bilgiler veriyor. Üç yüzyıllık tarihi olduğu söylenen çamaşırhane çağına göre kusursuz bir şekilde inşa edilmiş.

Çamaşırhanenin ortasında on iki bölmesi olan yuvarlak bir taş var. Kadınların boy farklılıkları göz önünde bulundurularak taşın yerden yüksekliği standart yapılmamış. Taşın on iki köşesi ve 12 adet bölümü var Bölümler pis suyun akacağı ince kanallar vasıtasıyla birbirinden ayrılmış.. Su ısıtmak için ocaklar var. Tavan yüksek ve ahşap yapılmış, böylece buharın birikmesini engelliyor. Kadınlar burada haftanın belirli günleri bir arada hem çamaşır yıkayıp hemde sohbet edip maniler söyleyerek eğlenirlermiş.

Yörük Köyü konaklarından bazıları ziyaret edilebiliyor. Biz de Sipahioğlu Konağı’nı gezdik.

Üç katlı konağın ilk katında sahipleri ikamet ederken diğer 2 kat ziyaret edilebiliyor.

Konağın giriş katında hediyelik eşya satılıyor. Konağın bahçesinde kurulan yörük çadırında ise çay,kahve içip yorgunluk atabilir açsanız da karnınızı doyurabilirsiniz. Buranın işletmecisi Filiz teyze, bize mantı yapabileceğini söyleyince o ana kadar yorgunluktan somurtan Kerem’in yüzü gülüyor. Mantıları yerken Filiz teyze’de yanımızdan ayrılmıyor. Köy hakkında, yaşamış ve yaşayan insanlar hakkında bize bilgi veriyor. Keyifle dinliyoruz. Mantıdan mı bilmiyorum ama, günün sonunda köyden yüzümüzde tebessümle ayrılıyoruz.