İsviçre

10 Temmuz 2016 tarihinde Almanya’dan(Füssen) ayrıldıktan sonra Avusturya sınırı boyunca Liechtenstein’ı geçerek İsviçre’nin kuzeyindeki Zug şehrine yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra ulaştık.Bayağı yorucu bir günün ardından Zug’da bir otele yerleştik. Bu seyahatimiz boyunca en fazla ücret ödediğimiz oteldi. İsviçre belki de Avrupa’nın en pahalı şehri. Ama belki de en güzeli. Aracı otele yakın bir yere park edip otele gittik. Sabah geldiğimizde aracın kapısı sonuna kadar açıktı. Aracın içinde bir çok eşyamız olduğu aklımıza gelince bir hırsızlık olduğundan şüphelendik ancak baktığımızda her şey yerli yerindeydi kapıyı açık unuttuğumuza anladık.Bizde olsa neler olacağı hakkında bayağı bir geyik yaptıktan sonra Luzern’e doğru yola çıktık.

Reuss nehrinin Luzern Gölüyle birleştiği Pilatus dağı eteğinde muhteşem doğasıyla göz kamaştıran Luzern, şehre girdiğimiz andan itibaren bizi büyülüyor.

20160710_130809_HDR.jpg

Pilatus Dağına çıkmak için gittiğimiz yol’da muhteşem Luzern manzarasını seyrediyoruz. Fakat araçla epey bir tırmanıştan sonra yanlış geldiğimizi anlıyor ve geri dönüyoruz.

20160710_130836_HDR.jpg

Luzern çok büyük bir şehir değil yürüyerek 1 günde gezilebilir. Sorup öğrendikten sonra Pilatus dağına çıkmak için teleferiklerin kalktığı durağa geliyoruz. Tabi bu arada biraz vakit kaybediyoruz ama muhteşem doğanın içinde yaptığımız her şey keyif veriyor.

20160710_125958.jpg

Pilatus dağına çıkmak için farklı alternatifler var teleferik, finüküler, bisiklet ve tabi ki yürümek . Biz teleferiği tercih ediyoruz. Teleferik ücretleri moralimizi biraz bozsa da vazgeçmiyoruz.

20160710_135518_HDR.jpg

Sıraya girip biletleri alıyoruz. Teleferikler hiç durmadan gelip gidiyor bir biri ardına dizilmiş onlarca var.

20160710_140948.jpg

20160710_142853_HDR.jpg

Yükseldikçe manzara daha da güzelleşiyor. Bisikletle tırmanan ya da yürüyen insanları kuş bakışı izleyip takdir ediyoruz.

20160710_142711_HDR.jpg 20160710_141458_HDR

Yaklaşık 15, 20 dakika sonra aktarma yerine geliyoruz teleferik değişeceğiz. Bu sefer bineceğimiz tek vagon gökyüzüne doğru hareket ettikçe heyecanlanıyoruz.

20160710_144520_hdr.jpg

20160710_145507_HDR

Pilatus Dağının zirvesindeyiz. Modern tesisler var tepede Temmuz ayı olmasına rağmen erimemiş kar kütleleri görünüyor.

20160710_145331_HDR.jpg

Pilatus dağı 2132 metre yükseklikte temmuz ayı olmasına rağmen sıcaklık zirvede düşüyor. Sağda ve solda patika yolu olan seyir terasları var.

20160710_150438_HDR.jpg

1468158067700.jpg

Karşımızda karlı Alp Dağları aşağıda Luzern gölü yemyeşil bir doğa,muhteşem bir seyir.

20160710_150415_HDR.jpg

En güzel manzaraları, maalesef fotoğraf makinesinin ve de telefonların sarjı bittiği için daha fazla fotograf çekemeden bu güzelim tepeden ayrılıyoruz. Ama bu güzelliği canlı görmek bambaşka bir deneyim.

20160710_151801_HDR.jpg

Pilatus gezimizden sonra Luzern’i geziyoruz. 4. yüzyılda yapılan şehrin sembolü ahşap köprü, Reuss Nehri’ni , çapraz olarak geçiyor. Yanındaki Wasserturm (Su Kulesi) ile birlikte zamanında şehrin surlarının bir parçası olarak yapılmış. Çiçekli süslemeleriyle ünlü köprü ve eskiden arşiv, hazine, hapishane olarak hizmet veren kule, turistlerin en çok fotoğrafladığı yerlerden biri.

Biz fotoğraf çekemiyoruz. Fakat ilgi çekici olduğuna şahit oluyoruz. Eski şehir, ilgi çekici meydanlar aslan heykeli gezilebilecek diğer yerler. Biz akşam saatlerinde zürih’e doğru yola çıkıyoruz..

Yarım saat sürmeden Zürih’e varıyoruz. Aracı park edip şehri gezmeyi planlıyoruz. Park yeri bulmakta zorlanmıyoruz. Zürih çok modern bir o kadar da sıcak bir şehir.Biz gün batımı geldik ya belki o yüzden çok romantik geldi. İnsanları çok kibar yolun karşısına geçmeye niyetlen araçlar hemen anlayıp duruyorlar.  Hem doğal hem kültürel hem de ekonomik anlamda zengin bir şehir.

20160710_213215.jpg

Zürih’i ikiye bölerek ve Zürih gölüne ulaşan Limmat nehri kıyısına kadar yürüyoruz. Ancak çok yorgunuz. nehir kenarına oturup ayaklarımızı suya değdirip serinliyoruz.

20160710_210303_HDR

İsviçre Avrupa’nın en pahalı ülkesi. Restauranta bir maaşımızı bırakmamak için Sandviçle karnımızı doyuruyoruz. İyide yapıyoruz. Nehir kenarında oturmak bedava manzara muhteşem gün batımını seyrederek yiyoruz sandviçlerimizi.20160710_212139.jpg

Zürih yürüyerek gezilebilecek huzurlu sessiz ve sakin bir şehir. Caddeler bal dök yala modern cadde tramvayları pahalı marka araçları her biri tarz binaları ile lüksü zarafetle birleştirmiş. Daha çok Almanca konuşuluyor. 9. yüzyıldan kalma heybetli katedraller şehrin sembolleri.

20160710_210308_HDR.jpg

20160710_212158.jpg

Zürih’de gezerken bu akşam Avrupa Futbol Şampiyonası final maçının olduğunu hatırlıyoruz. Bir cafeye oturup maçı izliyoruz. Futbol her yerde aynı heyecanla izleniyor. Şampiyonaya ev sahipliği yapan ve turnuvanın kesin favorisi Fransa sürpriz bir şekilde uzatmalarda yediği golle kupayı Portekiz’e kaptırıyor. Ronaldo’nun 2. yarı sakatlığı nedeniyle oynamadığı maçta eder’in golü Portekiz’e kupayı getirdi.

20160710_231121.jpg Portekiz’in yaptığı sürpriz bizi de keyiflendiriyor. Türkiye’nin de takım sporlarında bu başarılara ulaşmasını temenni edip yavaş yavaş İtalya’ya gitmek üzere Zürih’den ayrılıyoruz. Ama hedef önce Lugano sonra İtalya…

Lugano İsviçre’nin en güney noktasında İtalya sınırında turistik bir kent. yaklaşık 5 saatlik saatlik yorucu bir yolculuktan sonra sabaha karşı Lugano’ya varıyoruz. Yoldu 2 saat uykuda dahil bu süreye.

20160711_130113_hdr.jpg

Lugano gölünün etrafında palmiye ağaçlarıyla çevrili bu küçük şehir, bizlere muhteşem bir göl ve dağ manzarası sunuyor.

20160711_093305.jpg

20160711_091923_HDR.jpg

Gölün etrafını saran palmiye ağaçlarının güzelleştirdiği  geniş ve uzun bir yürüme alanı var.

20160711_092934.jpg

Lugano’da gezilecek çok ilginç bir şey yok. 912 metre yüksekliğinde San Salvatore dağı hemen karşımızda. Tepeye çıkan finüküler var. Eşsiz bir manzaraya sahip olduğu söyleniyor. Ama biz Pilatus dan sonra artık manzaraya doymuş olarak çıkmayı tercih etmiyoruz. Bir süre Lugano caddelerinde turluyoruz.

IMG_20170801_155651.jpg

Lugano gezimizde son durağımız Migros bu arada Migrosun İsviçre menşeli olduğunu öğrenince şaşırıyoruz. Alışveriş yaptıktan sonra Milano’ya doğru haraket ediyoruz. Ancak önce como gölü.